DİĞER
“Çelenk, Kürt ve Ermeni meselelerinin üstüne de cesurca gidiyor. Kürt edebiyatçı Halit Yalçın’a referansla sorunu şöyle özetliyor: 'Kürtler yaşadıklarını, Ermeniler de öldüklerini anlatmaya çalışıyor, ama Türk sağı bunu anlamak istemiyor.'”
Haziran ayının ilk vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Hatırlamak sadece doğal olarak yaşanan bir şey değildir, bilinçli bir çabayı ya da bakışı da gerektirir. Proust’vari bir bilinç akışını tetikleyebilecek ‘doğal’ bir hatırlama silsilesi mümkündür, ama insanın bazen de hatırlamayı hatırlaması, bakışı yoğunlaştırması da gerekir."
"Doğan Akhanlı, 64 yıl yaşadın, ama onun içine o kadar çok hayat sığdırdın ki! Şimdi küllerin 2010 yılında son bir kez buluşmanız engellenen babanla buluşacak. Hasret giderilecek."
"Gülşehrî, Ben bu Türkî defterin çün dürmeyem/Parisîçesiyle degşürmeyem' dizeleriyle dille kültür ve milliyet arasında bir ilişki olduğunu ifade eder. 'Türkî' sözcüğündeki 'î' nispet ekidir ve eklendiği sözcüğe aitlik anlamı katar. Yani 'Türkî' sözcüğü 'Türk ile ilgili, Türk’e ait' anlamlarına gelir. Ayrıca bu sözcük Türkçenin yerine de kullanılabilir."
"1853’e tarihlenen mektubun Tanzimat Fermanı’nın ilanının ve onu takiben gerçekleşen sosyal gelişmelerin övüldüğü giriş bölümünde bir tür tebliğ yapılmaktadır. Comte, Reşit Paşa’ya Pozitivizm İlmihali ve Pozitif Siyaset Sistemi isimli kitaplarını da gönderdiğini söyledikten sonra, Batı dehasına ait saydığı pozitivizmin tüm 'medeni halkların ortak ihtiyacını giderecek çözümler taşıdığını' savunur."
“Şaziye Karlıklı’nın biyografileri içinde geçen şahsiyetler ve olaylar o denli çarpıcı ki, bu kitaplar üzerine çıkan kısa yazılarda ister istemez bu detaylar öne çıkmış, ben daha katmanlı bir okumayı önermek istedim. Ayrıca, kitap tanıtımı sadece tanıtmakla kalmalı ki, gerisini merak edip siz okuyun, dikkatinizi çeken kısımları siz kendiniz seçin, en önemlisi, şu sıkıntılı günlerde, Karlıklı’nın su gibi akıp giden iki kitabı ile tanışın…”
Ayhan Geçgin’in Bir Dava’yı yazarkenki hayalî muhatabı kimdi, bu hikâyeyi kime anlatıyordu? Kafasındaki okur bugünün Türkiyeli bireyleri miydi, yoksa zamandan ve coğrafyadan bağımsız, daha soyut bir okur fikri miydi?
Ülker İnce: Kitabın dilinin şöyle olduğunu, böyle olduğunu yazan eleştirmenler de oluyor. Onlara ne yapmak gerek bilmem. Hemen kulaklarından tutup ilkokula, ortaokula, liseye tekrar mı götürmek gerekir acaba?
Dreyfus Davası'nı konuşmaya devam ediyoruz, etmeliyiz, çünkü nerede ve ne zaman olursa olsun, kitle şeytan sever. Şeytanlaştırma kitle için bir kurtuluştur, arınmadır; sorumluluktan kurtulma, kendini tertemiz, pirüpak yeniden inşa etmektir
Sosyalizm, demokrasi, insan hakları, eşitlik gibi meseleler gündeme geldikçe yerinden yekinip hemen tavır alma lüzumunu duyan arkadaşların hiçbiri ama istisnasız hiçbiri, kadının uluorta aşağılanmasını protesto etmeyi getirmez hatırına
Talât Sait Halman Çeviri Ödülü seçici kurulundan Yiğit Bener, Kaya Genç ve Doğan Hızlan Joyce'un Finnegan Uyanması çevirisi ile "Konuşmalar" dizimizin konuğu oldu
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.